Etiketlerin Gücü

“İnsanın adı çıkacağına canı çıksın” deyimiyle hepimiz karşılaşmışızdır. Birini etiketlediğimizde, artık onların davranışlarından beklentilerimiz bu etiketle neredeyse tamamen belirlenmiş olur. Etiketlenen kişi de bu etikete yani beklentiye cevap verir ve bu senaryolar bilinçaltı düzeyinde algılanır ve sunulur. Bazen kendimizi şikayet ederken buluruz: “Sadece bana öyle davranıyor”. Acaba o kişiyi o şekilde etiketleyen; yani o kişiden belli bir davranış kalıbı sergilemesini bekleyen tek kişi biz olabilir miyiz?

Etiketlemenin gücünün bir kez farkına vardığımızda bu gücü lehimize veya aleyhimize kullanabiliriz. Çoğu zaman bu seçimi bilmeden yaparız örneğin, öğrenmeye çabalayan çocuklar, “yetenekli” ya da “zeki” olarak etiketlenirse kendilerini “etikete uymaya” başlarken bulurlar. Tam tersi bir şekilde etiketlenen çocuklar da, mesela “rahat”, “tembel”, “sorumsuz” gibi etiketlere uymak için olağanüstü bir çaba gösterirler. Her iki durumda da yani olumlu veya olumsuz etiketlemede, bilinçaltının çalışma prensipleri devreye girer ve eskilerin söylediği gibi “kırk defa söylersen öyle olur”. Şimdi, çocuğunuz hakkındaki düşüncelerinizin ve söylediklerinizin onun davranışlarını nasıl şekillendirdiğine bakalım.

Birini “zor”, “işin erbabı”, “çıkarcı”, yahut “hoşgörülü” olarak etiketleyip bu etiketi iyice yapıştırdığımızı düşünelim. O kişinin davranışları kendisine yakıştırdığımız etiket doğrultusunda olursa, o zaman bu kişinin o etikete uymak için gösterdiği gayrete de hayret etmemeliyiz.

Etiketleme anlık ve yapışkan bir olaydır. Bunu oldukça garip kişisel deneyimlerimle öğrendim.

Gerçek -ve Oldukça Şahsi- Hikaye

Yıllar önce psikiyatri kliniğindeki iş günümde, gün içinde çalışan arkadaşlarımızın gece çalışacak arkadaşlara hasta devir-teslimini bekliyordum. Beklerken kapı çaldı. Spor kıyafetleri içinde bir adama kapıyı açtım ve otomatik olarak hastalarımızdan birinin akrabası olduğunu düşündüm ve tabi ki onu zihnimde öyle etiketledim. Ona devir-teslim toplantımızı bitirene kadar ziyaretçi odasında beklemesini söyledim. Beklemek istemediğini ifade etmeye çalıştıysa da, vizit bitinceye kadar beklemek zorunda olduğunu söyleyip, işimin başına döndüm. Hemşire hanıma bir hastanın akrabasının ziyaretçi odasında beklediğini söyledim. Toplantımızın danışman hekimi Dr. Anonim, gelir gelmez başlayıp kısa sürede tamamlayacağından emindim. Dr. Anonim’i daha önce görmemiştim, 20 dakika bekledikten sonra bir hemşire kalktı ve doktoru aramaya gitti. Onu psikiyatri bölümü ziyaretçi bekleme odasında beklerken buldu.

Ziyaretçi olarak etiketlediğim kişi vizit yapmak için beklediğimiz Dr. Anonim idi. Yanlış izlenimim yüzünden ondan beklediğim şekilde davranmıştı. Sonradan anladığım kadarıyla başka bir danışman hekimle vizit beklediğimizi ve bitirdiğimizde kendisiyle vizit yapacağımızı düşünmüştü. Türkiye dışındaki birçok ülkedeki hastanelerde her bölümde, birden fazla danışman hekim görev alır ve yıl içinde danışman hekimler değişik hastanelerde görev alırlar.

Ben ilk izlenim olarak o kişinin ziyaretçi olduğundan o kadar emin yaklaştım ki, bu eminlik karşısında doktor bey benim isteğim doğrultusunda hareket etti. Bu hikaye size tanıdık geliyor mu?

Kendinizi Nasıl İfade Ettiğinize Dikkat Edin

Kendinizi bir “tip” olarak etiketlememiz tehlikeli bir şekilde kolaydır. Bu etiket zamanla, etrafımızdakileri bizim için tayin ettiği ve bizim de içselleştirdiğimiz etiketlerle bağdaşmayan davranışlardan bizi alı koyar. Örneğin, kendime “alıngan”, “sakar”, “depresif” veya “aptal” olarak görürsem, bu etiketlere uymayan şekilde davranmam da neredeyse imkansız olacaktır. Bu imkansızlığı ancak kendinizle nasıl konuştuğunuzu ve kendimizi diğerlerine nasıl anlattığımızı fark ederek kırabiliriz. Yani üzerimizdeki etiketleri okuyarak yapabiliriz.

İyi bir haber, bu etiketler değişebilir, çünkü siz bu etiketlerle doğmadınız.

Sorunu bildiğimizde çözüm de netleşir. İsterseniz kendi hakkınızda neler düşündüğünüzü, yani “etiketlerinizi” yazılı bir listeye dökerek başlayabilirsiniz. Bu listedeki etiketlerin kimler tarafından belirlendiğini söyleyebilir misiniz? Hangilerinin doğru olduğunu düşünüyorsunuz? Hangilerine katılmıyorsunuz? Katılmasanız da özellikle sizi etkileyen kişilerin yanında o şekilde davrandığınızı fark ettiniz mi hiç?

Zihninizi açık tutun ve diğer insanlara kendinizi nasıl tanıttığınızı dikkatlice düşünün.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Call Now Button