Korku-Öfke-Depresyon-Pişmanlık

Sabah gözünüzü açtığınız andan gece gözünüzü kapatıp uykuya daldığınız ana kadar en çok konuştuğunuz kişi kim? Tabi ki kendiniz. Bu yazıdaki konumuz, bu içsel konuların rengini belirleyen duygularımız. 

Duygu nedir ve ne için vardır? Çoğumuzun yaşamımızın bir dönemecinde baş edemediğimiz, kurtulmaya çalıştığımız duygularımız fazla parçalarımız olabilir mi? Günlük konuşmalarımız içerisinde “çok duygusal”, “duyguları ile hareket ediyor”, “duygusuz”, “duygularına yenildi”, derken söylemek istediğimiz nedir? “Duygusal karar verdi” derken “duygusal olmayan bir karar var mıdır acaba?” diye düşündük mü?

Beden- zihin bütünlüğü içinde duygularımız en yanlış anlaşılan parçalarımızdır. Onlardan kurtulmamız gerektiği konusunda bir fikir birliği vardır ve bunun için madde kullanmaktan adrenalin sporlarına, saç yolmaktan tırnak yemeye kadar her şeyi deneriz. Karaciğerinizden kurtulmayı hiç düşündünüz mü? Muhtemelen hayır. Karaciğer, beden bütünlüğünün olmazsa olmaz bir parçasıdır. Duygularınız da zihin bütünlüğünün vazgeçilmez bir parçasıdır. Yaşadığımız psikolojik sorunların temelinde duygularımızla ilgili genellikle çok az bilgiye sahip olmamız yatıyor.

Genelde duygularımıza üç şekilde davranıyoruz. 

  • Varlıklarını inkar etmek: Her halinden öfkeli olduğu belli olan bir arkadaşınızın “öfkeli değilim!” dediğini duyduğunuz olmuştur. Bu durum iletişim bozuklukları içerisinde bir çekirdek oluşturur.
  • Bastırmak, çarpıtmak veya yok etmeye çalışmak: Bu davranış biçimi, öfke patlamaları, madde bağımlılıkları, depresyon gibi bozukluklara temel oluşturur.
  • Mesajı alıp harekete geçmek: Kendimize bir iyilik yapıp bu gruba katılmamız gerekiyor. 

Duygular Ne İşe Yarar?

Duygular bilinçaltınızın elçileridir. Bilinçaltından bilince mektup getirirler. Size, sizin için, sizden mesajlar taşırlar. Bilinçaltınızın sizinle iletişim yöntemlerinden biridir duygularınız.

Duygular iyi ya da kötü değillerdir; sadece olanı haber verirler. Mesela üzerinize hızla bir araba geliyorsa, beşinci kattan başınıza saksı düşüyorsa, yarın sınavınız varsa, doğal olarak korku duyarsınız. Korkunun taşıdığı mesaj da “hazırlıklı ol!” uyarısı vardır. Korku, bilinçaltınızın sizi dış tehditlerden haberdar ederek hazırlıklı olmanızı sağlama mesajıdır.

Bu ihmal ettiğimiz parçamızı nasıl kullanalım? Duygularımızla ne yapalım?

  • Farkına varın. Şu anda ne hissediyorsunuz?
  • Nedenini bulun. Neden öyle hissediyorsunuz?
  • Harekete geçin.

Şimdi, yaşamımızı olumsuz etkileyen dört duygunun taşıdığı mesajları örneklerle tanıyacağız.

Korku

Korku hissettiğinizde hazırlık yapmanız gerektiğini hatırlayın. Bilinçaltından gelen mektubun içeriği budur. Sınav veya iş görüşmeniz yakınsa veya terk edilmekten korkuyorsanız hazırlanmaya başlayın.

Öfke

Öfke hissettiğinizde mesajın içeriği “şu anda birisi, senin için önemli olan bir kurala uymuyor” şeklindedir. Öfkenizin yükseldiğini fark edin, neden öfkelendiğinizi anlayın ve harekete geçin ve hatta bunu ifade edin. Öfkeyle ilgili yaşadığınız problemler, öfkenin kendisiyle yani mesajla ilgili değildir. Öfkenin ifadesi ile ilgilidir. Öfkeyi içinize atmak da öfke patlaması yaşamanız da bir işine yaramaz ve ancak başınızı derde sokar. Bir kapıyı açmanız gerekiyorsa kırarak da açabilirsiniz, kapı kolunu kullanarak da. Her ikisinde de odaya girersiniz ama kırarak girdiğinizde o kapıyı bir daha kullanamazsınız. Bazen de açmamız gereken kapıyı açmayız.

Kapıya kadar gider geliriz ve açmayız; kaçınılmaz bir hal alıncaya dek. Biriktirdiğimiz bu sessiz öfke, açmadığımız kapılar bize depresyon, obsesyon gibi psikolojik rahatsızlıklar ve mide-barsak, kalp-damar hastalıkları gibi bedensel hastalıklar olarak geri döner.

Depresyon

Her ne kadar depresyonu psikolojik bir problem olarak tanıyor olsanız da, depresyon aslında çok güçlü bir duygudur. Taşıdığı mesaj “yaşamında bir şeyler senin istediğin gibi gitmiyor” şeklinde okunabilir. Çoğumuzun yaşamında istediğimiz gibi gitmeyen şeyler olabilir. Bazılarımız mesajı alırız ve harekete geçeriz. Bazılarımız da mesajı yok saymaya veya ilaçlarla bastırmaya çalışır.

Mutsuz giden bir evliliğiniz varsa “depresif” hissetmeniz çok doğaldır. Yapmamız gereken, harekete geçmektir. Nedenlerini anlamak, beklentilerimizi gözden geçirmek, çözüme odaklanmak ve gerekeni yapmaktır.

Huzursuz bir iş ortamınız varsa, her gün ayaklarınız geri geri gidiyorsa ve depresyon belirtileri gösteriyorsanız, harekete geçmek için daha fazla beklemeyin. Neden memnun olmadığınızı, beklentilerinizi bir kağıda yazın. İş ortamınızı daha yaşanabilir bir hale getirmekten yeni iş bulmaya kadar gereken neyse onu yapın.

Oturmayın, yok saymayın. Unutmaya çalışmayın. Mesajı alın ve hareke geçin. Yaşamınızda karşılaştığınız her sorunun mutlaka bir, hatta birden fazla çözümü var. Sadece çözümü göremediğimiz dönemler ve anlar olabiliyor.

Pişmanlık

Pişmanlık duyuyorsanız; harika! Pişmanlık düşünce tarzının değiştiğini gösterir. Yani artık pişmanlığa sebep olarak davranışı gösterdiğiniz andaki gibi düşünmüyorsunuz. Bunun yanında filmi geriye de saramadığınız için çaresizlik hissediyorsunuz. Çaresizlikle baş etmenin yolu harekete geçmektir. Eğer pişmanlık duyduğunuz konuda hala bir şeyler yapabilir durumdaysanız yapın, onarın. Onarılamayacak bir durumsa değiştiğinize sevinin. Bir daha aynı filmi görmeyeceksiniz.

Duygu yelpazeniz çok geniştir ve eğer incelemek istersek en az on kategoride sıralamamız gereken onlarca duyguya sahibiz.ğ

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Call Now Button